Türkiye Üzerindeki Bütün Gerçekler
 
  Ana Sayfa
  Akp Gerçekleri
  Milli Görüş
  Forum
  Haberler
  Sizin Görüşleriniz
  İletişim
Ana Sayfa

Zina Suç Olmaktan Çıktı !!

Resmi Gazetede Yayımlanmıştır:


ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Esas Sayısı : 1999/24
Karar Sayısı : 1999/30
Karar Günü : 13.7.1999
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN :
Buharkent Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU :
1.3.1926 günlü, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6123 sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle değiştirilen 442. maddesinin, Anayasa’nın 10. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I- OLAY

Eşinden ayrı yaşayan sanığın bir süredir başkasıyla birlikte olduğunun saptanması üzerine, Türk Ceza Kanunu’nun 442. maddesi uyarınca cezalandırılması için açılan davada Cumhuriyet Savcısının Anayasa’ya aykırılık savını ciddi bulan Mahkeme, Yasa hükmünün iptali için başvurmuştur.

II- İTİRAZIN GEREKÇESİ

Mahkeme kararının gerekçe bölümü şöyledir:

Türk Ceza Kanunu’nun 442. maddesinde öngörülen suç, bağımsız ceza yaptırımına bağlanmış özel nitelikli bir zina suçudur. (Yarg. 5.C.D.sinin 22.12.1993 tarih ve 4269/4668 EK.).
Türk Ceza Kanunu’nun 442. maddesi fail hakkında uygulandığı takdirde suça ortak olan, zorunlu diğer fail hakkında da uygulanmalıdır. (Yargıtay CGK.nun 5.3.1930 tarih ve 260/419 E.K. sayılı kararı).
Ayrı yaşamada haklılık olgusu incelendiğinde;
Sanık Rukiye eşi ile aralarında geçimsizlik olduğu için 5.5.1997 tarihinde Buharkent Asliye Hukuk Mahkemesinde boşanma davası açtığını ve ayrı yaşamaya başladığını daha sonra suça konu fiili işlediğini beyan etmiş, getirtilerek incelenen ve kesinleşen Buharkent Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.5.1998 tarih ve 1997/34 esas, 1998/59 karar sayılı ilamında davacı sanığın 7.5.1997 tarihli dilekçesiyle evlendiklerinden beri eşinin evliliğin kendisine yüklediği hiçbir görevi yerine getirmediğini... vs. nedenlerle boşanma talebinde bulunduğu davalı müşteki Ramazan’ın ise 21.5.1998 ve 19.6.1997 celselerde açılan davayı kabul ettiğini ve böylece tarafların boşanmalarına karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanık Rukiye ve suç ortağı Nevzat’ın ise boşanma davası açıldıktan yaklaşık 2,5 ay sonra 20.7.1997 tarihinde davaya konu fiili gerçekleştirmişlerdir.
Görüldüğü üzere boşanma davasında davacı sanık Rukiye terkte haklı olduğunu kanıtlamıştır.
Kadının zinasını düzenleyen TCK.nın 440. maddesi Yüksek Anayasa Mahkemesince Anayasa’ya aykırı görülerek iptal edilmiştir.
Erkeğin zinasını düzenleyen TCK.nın 441. maddesi de Yüksek Anayasa Mahkemesince Anayasa’ya aykırı görülerek iptal edilmiştir.
Her iki iptal kararı da yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Buna karşılık ayrı yaşamakta haklı olan kadının yasasını düzenleyen bağımsız ceza yaptırımına bağlanmış özel nitelikli bir zina suçu niteliğindeki TCK.nun 442. maddesi ise halen yürürlüktedir.
Bu durumda kadının zinası suç olmaktan çıktığı halde ayrı yaşamakta haklı olan kadının ve ortağının zinasının suç sayılması Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesine aykırıdır.
Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle sanıklar hakkında uygulanması istenen TCK.nın 442. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu hususundaki iddia ve savunma ciddi görülerek TCK.nın 442. maddesinin iptali istemi ile Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.”

III- YASA METİNLERİ

A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun itiraz konusu değişik 442. maddesi şöyledir
“Madde 442-
Yukarıdaki maddelerde yazılı cürümlerin işlendiği sırada karı ve koca biribirinden nikâh baki olduğu halde hakimin hükmü ile ayrılmış veya biri diğerini terketmiş ise herbirinin cezası üç aydan bir seneye kadar hapistir.”
B- İlgili Yasa Kuralları
Türk Ceza Kanunu’nun ilgili görülen maddeleri şunlardır :
1- “Madde 443-
Geçen maddelerde yazılı olan cürümlerden dolayı takibat icrası karı kocadan biri tarafından şahsi dâva ikamesine bağlıdır. Bu keyfiyet, cürümde şerik olanlar içinde şarttır.”
2- “Madde 444-
Dâvadan vazgeçmek, hükümden sonra dahi makbuldür. Bu halde hükmün icrasından ve cezanın neticelerinden sarfınazar olunur. Karı kocadan birinin ölümü dâvayı iskat eder.”
C- Dayanılan Anayasa Kuralı
Başvuru kararında dayanılan Anayasa kuralı şudur :
“MADDE 10.-
Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
D- İlgili Anayasa Kuralları
İlgili görülen Anayasa kuralları şunlardır :
1- “MADDE 2.-
Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
2
- “MADDE 38.- Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
Ceza sorumluluğu şahsîdir.
Genel müsadere cezası verilemez.
İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
Vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez.”

IV- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince; Ahmet Necdet SEZER, Güven DİNÇER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi F. TUNCEL, Fulya KANTARCIOĞLU, Mahir Can ILICAK ve Rüştü SÖNMEZ’in katılımlarıyla 14.6.1999 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.

V- ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen ve ilgili görülen Yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Zina suçuna, Türk Ceza Kanunu’nun “Adabı Umumiye ve Nizamı Aile Aleyhinde Cürümler” başlıklı sekizinci babının beşinci faslında yer verilmiştir. Evlilik birliğinin eşlere yüklediği cinsel sadakatin ihlâli olan zina, evli bir kişinin eşinden başkasıyla cinsi ilişkide bulunmasıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin 23.9.1996 günlü, Esas: 1996/15; Karar: 1996/34 sayılı kararıyla kocanın zinasını düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 441., 23.6.1998 günlü, Esas: 1998/3; Karar: 1998/28 sayılı kararıyla da karının zinasına ilişkin 440. maddesi iptal edilmiştir. 441. maddenin iptali sonucu oluşan hukuksal boşluğun doldurulabilmesi için iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. İptal kararının 27.12.1996 günlü, 22860 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmasına ve yayımı tarihinden itibaren belirtilen sürenin geçmesine karşın yasakoyucu tarafından bugüne kadar yeni bir düzenleme yapılmamıştır. Karının zinasını düzenleyen 440. maddenin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı da 13.3.1999 günlü, 23638 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden karı ve koca için zina suç olmaktan çıkmıştır.
A- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında, Türk Ceza Kanunu’nun 440. ve 441. maddelerinin Anayasa Mahkemesi’nce iptalinden sonra karı ve koca için zinanın suç olmaktan çıkmasına karşın, 442. maddenin, ayrı yaşamakta haklı olan karının zinasını ceza yaptırımına bağlanmasının Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında 2949 sayılı Kanun’un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi, yasaların Anayasa’ya aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. Taleple bağlı kalmak kaydıyla başka gerekçe ile de Anayasa’ya aykırılık kararı verebilir. Bu nedenle, konuyla yakın ilgisi gözetilerek, Anayasa’nın 2. ve 38. maddeleri yönünden de inceleme yapılması gerekli görülmüştür.
Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Anayasa’nın 38. maddesinde, hiç kimsenin işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir eylemden dolayı cezalandırılamayacağı, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ise ancak kanunla konulacağı öngörülmektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun sekizinci babının beşinci faslında yer alan 442. maddesinde; “Yukarıdaki maddelerde yazılı cürümlerin işlendiği sırada karı ve koca birbirinden nikah baki olduğu halde hakimin hükmü ile ayrılmış veya biri diğerini terk etmiş ise her birinin cezası üç aydan bir seneye kadar hapistir.” denilmektedir. Madde zina suçunun indirim nedenlerine ilişkin olup uygulanabilmesi için Türk Ceza Kanunu’nun 440. ve 441. maddelerinde belirtilen zina suçunun işlenmesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararları sonucu 440. ve 441. maddelerde düzenlenen zinanın suç olmaktan çıkması nedeniyle 442. madde uygulanmaz hale gelmiştir. Bu durumda, zina suçu ve buna bağlı olarak cezası da ortadan kalkmış olması sonucu cezanın indirimini düzenleyen 442. maddenin uygulanma olanağı kalmadığından Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali gerekir.
İtiraz konusu kuralın Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesiyle ilgisi görülmemiştir.
B- İptal Sonucu Yasa’nın Diğer Hükümlerinin Uygulama Olanağını Yitirip Yitirmediği Sorunu
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrasında, “Ancak başvuru, kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün sadece belirli madde veya hükümleri aleyhine yapılmış olup da, bu belirli madde veya hükümlerin iptali kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün bazı hükümlerinin veya tamamının uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, Anayasa Mahkemesi, keyfiyeti gerekçesinde belirtmek şartıyla, kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün bahis konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir” denilmektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun 442. maddesinin iptali sonucu 443. ve 444. maddelerinin de uygulanma olanağı kalmadığından, 2949 sayılı Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca anılan maddelerin de iptali gerekir.

VI- SONUÇ

A- 1.3.1926 günlü, 765 sayılı “Türk Ceza Kanunu”nun 442. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
B- 442. maddenin iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan Yasa’nın 443. ve 444. maddelerinin de 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince İPTALLERİNE, 13.7.1999 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan_______________Başkanvekili__________Üye
Ahmet Necdet SEZER.........Güven DİNÇER.........Haşim KILIÇ
Üye___________________Üye____________Üye
Yalçın ACARGÜN............Mustafa BUMİN.........Sacit ADALI
Üye_____________Üye________________Üye
Ali HÜNER..........Lütfi F. TUNCEL.........Fulya KANTARCIOĞLU
Üye___________________Üye
Mahir Can ILICAK......Rüştü SÖNMEZ



Ibb'den Şiir Adında Şarap Festivali

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği Şiir Festivalinin açılış kokteylinde su gibi içki tüketildi.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş’nin düzenlediği II. Uluslararası Şiir Festivalinin açılış kokteylinde su gibi şarap içildi.

İstanbul Arkeoloji Müzesinde gerçekleştirilen kokteyl, festivale katılan şairlerin tanıtımı ile başladı. Gecede Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü ve Kardeş Türkülerin müzik dinletisi vardı. Kardeş Türküler, katılımcıları Türkçe, İngilizce selamlamanın ardından Kürtçe selamlamayı da unutmadı.

SU GİBİ ALKOL

Kürtçe şarkılar eşliğinde düzenlenen şiir festivali ilerleyen dakikalarda şarap şovuna dönüştü.

Kurulan kokteyl masalarında ikram edilen alkol, üniversiteli gençler ve katılımcılar tarafından su gibi tüketildi.

Muhafazakâr-Demokrat Ak Partili İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kültür sanat organizasyonunda tüketilen alkol manzarasını gören İstanbullular şaşkınlığını gizleyemedi.

Daha önce Ak Parti Artvin İl Başkanlığı ve Edirne İl Başkanlığının düzenlediği programlarda da baş içecek rakı olmuştu. Bu sefer Uluslararası bir organizasyon olmasının etkisi ile içki çeşitleri çoğaltılarak mahzenlerden çıkartılan özel seçim şaraplarla oldukça zengin (!) bir görüntüye sahne oldu..

Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinden sonra Belediyeye ait kurumlarda alkollü içecek satışı ve içilmesi yasaklanmıştı. Kadir Topbaş yönetiminin işi her çeşit alkollü içeceğin ikram edildiği bir şova dönüştürmesine Ak Partililer ve muhafazakâr çevrelerin nasıl tepki vereceği ise merak konusu.


İşte festivalden kareler:








 


Orjinal boyutunu gormek icin tıklayin

Orjinal boyutunu gormek icin tıklayin

Orjinal boyutunu gormek icin tıklayin

Orjinal boyutunu gormek icin tıklayin

Orjinal boyutunu gormek icin tıklayin

Orjinal boyutunu gormek icin tıklayin
 
 

VEDA HUTBESİ

VedaHutbesi

"Ey insanlar!

"Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamıyacağım.

"İnsanlar!

"Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur

"Ashabım!

"Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O'da sizin yaptığınız olayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.

"Ashabım!

"Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmutallib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir. Lakin anaparanız size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.

"Ashabım!"

"Dikkat ediniz, Cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin Rabia'nın kan davasıdır.

"Ey insanlar!

"Muhakkak ki, seytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.

"Ey insanlar!

"Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınızı; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izininiz olmadıkca evlerinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa, Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.

"Ey mü'minler!

"Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukca yolunuzu hiç şasırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur-ân-ı Kerim ve Peygamberin (a.s.m) sünnetidir.

"Mü'minler!

"Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslümana kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse başkadır.

"Ey insanlar!

"Cenab-ı Hakk her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın mirastan hissesini ayırmıştır. Mirascıya vasiyet etmeye lüzüm yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır. Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan köle, Allah'ın, meleklerinin ve bütün insanların lanetine uğrasın. Cenab-ı Hakk, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şehadetlerini kabul eder.

"Ey insanlar!

"Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabı ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.

"Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:

  • Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.

  • Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.

  • Zina etmeyeceksiniz.

  • Hırsızlık yapmayacaksınız.

  • "İnsanlar Lâilahe illallah deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emrolundum. Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise Allah'a aittir.

    "İnsanlar!

    "Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?"

    Saheb-i Kiram birden şöyle dediler:

    "Allah'ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatta bulundunuz, diye şehadet ederiz!"

    Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) şehadet parmağını kaldırdı, sonra da cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu:

    "Şahid ol, yâ Rab! Şahid ol, yâ Rab! Şahid ol, yâ Rab!"

     
    Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol